
Kırmızı günlere bayıldım (: Mavi hüzündür diyor Holly ama kırmızı günler tam bir felaket. Günlere böyle renkler vermesi, kötü anılarını az da olsa yumuşatması çok hoş. Filmin sonuna kesinlikle bayıldım. Kitapta belirsizlikle bitmişti ama filmde Holly benliğini buluyor.
Kitaplar neden hep kötü sonla biter ki? Okurlar vefalıdır ama izleyiciler öyle değil. Okurun hoşuna gitmese de mutsuz sonlar, anlayışla karşılarlar. Ama izleyiciler öyle mi? Yerden yere vururlar. Galiba ben de biraz öyleyim ve yazarlık yolunda olan birisi olarak nedense ben de genelde kötü sonlandırıyorum öykülerimi. Bunun üzerine çok düşünürsem kalbimdeki kederi gün yüzüne çıkaracağımı biliyorum. Kederimi çıkarmak için daha erken ama...
Ve filmden biraz replik. Konuşan Paul. Holly gitmeye karar verir ve dinleyelim Paul'u.
''Senin sorunun ne biliyor musun Bayan her kimsen? Sen korkaksın. Cesaretin yok. Hayatı olduğu gibi kabul etmekten bile korkuyorsun. İnsanlar aşık olur. İnsanlar birbirine ait olur. Çünkü gerçekten mutlu olabilmenin tek yolu budur. Kendine özgür ruhlu, vahşi diyorsun. Ve birisi seni kafese kapatacak diye korkuyorsun. Bebeğim sen zaten kafestesin. Kendi kendini kafese kapatmışsın.''
Ve Holly kafesinden kurtulur.
Herkesin bir kafesi vardır. Bazıları kendilerinden kaçar, bazıları ailesinden, bazıları dünyadan ve çeşitli çeşitli kaçışlar ve kafesler. Kafeslerimizden kurtulup özgür olabilmek ümidiyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder