Yarım ay gözlüklerindeki mavi bir yansımaydı benim için.
Hayal etmesi zor. Ama karşımdaydı işte.
Kalbimdeki sızılar, anka kuşunun gözyaşlarıyla diner mi?
Geride kalacak olanlar peki?
Ölüm.
Birçok hayat uğruna feda edilen gelecek.
Gözlerimi dolduran yaşlar, mavi gözleri hatırlatan melodilerle birleşiyor.
Anılar, geçmiş, gözümün önünde ilerleyen sahneler.
Ah ne çok şey gelmiş geçmiş.
Neler yaşanmış ya da yaşanamamış.
Belki de en çok can yakan kar beyazı'ydı.
Bir aynanın önünde geçirilen saatler, kurulan hayaller. Gerçek olmayacaklarını bile bile.
Bir günceyle geçirilen günler. Oyun olduğunu bile bile.
Yalanların peşinden, bir farenin ardından koşmalar. Doğrularla karşılaşmanın korkusu.
Şöhret mi anormallik mi sıradanlık mı? Tercihlerin hiçbir zaman kendi elinde olmayacağını bilme duygusu.
Korkular, bir daha birini, en yakınını, kaybetme korkusu. Zihnini bir başkasıyla paylaşmanın acayipliği.
Kaybediş. Yarım ay gözlüklerindeki mavinin günden güne solması. Onu kaybetmek, bu olamaz.
Kayboluş. Benliğinde, arkadaşlarının gözünde, insanların gözünde. Ama kazanma. Her şeye rağmen.
Ölümü seçiş, başkalarının hayatı uğruna. Korkma ilerle. Onlar senin yanında. Kapanışta açılırım.
Aşkından, dostlarından vazgeçiş. Onlar için.
Ama sonra. Zafer sevginin ve dostluğun. O sevgiyi bilmeyenin, yok olmaktan korkanın tüm gücüne rağmen ölmesi.
İki ölüm ne kadar da farklı. Biri adıyla yaşarken diğeri adıyla batıyor.
En zor olanı ayrılış. Ah bu müzik canımı öyle yakardı ki nolur hiç bitmesin, hiç ayrılmayayım hep orda kalayım. Ama olmuyor ki. Ah hayal dünyası...
Aslında aşkı, gerçek aşkı buradan öğrenmedim mi?
Aşkı, ölümü, dostluğu, sevgiyi, cesareti, fedakarlığı, kötülüğü, kaybedişi.
İnsanı insan yapanları, insanı insanlıktan çıkartanları.
Ama en önemlisi insanların ne kadar değerli olduğu.
Teşekkür ederim Jo, teşekkür ederim Al.