7 Mar 2022

8 Mart Özel: J.K. Rowling'in İlham Veren Kadınları

 Akademik çalışmalarımı resmiyete dökmek, uzmanlaşmak ve yazma disiplinini edinmek için yüksek lisansa başladım. Tez konum da Harry Potter serisi üzerine. Tezime faydalı olur umuduyla profesyonellikten çok uzak bir şekilde podcast yayınlıyorum. Henüz istediğim sürekliliği ve ivmeyi kazanamasam da bırakmadığım için memnunum.


8 Mart özel bir konu seçtim.


Yazar, J.K. Rowling hem bir anne hem de bir kadın olarak zor günler geçirirken bir dünya yarattı. Bu dünyanın içine kadınları ikinci sınıf varlıklar olarak yerleştirmedi. Ne saf melekti onun kadınları ne de tamamen bir şeytan. Peki, Harry Potter karakterini neden bir kadın olarak kurgulamadı? 8 Mart özel podcast bölümünde J. K. Rowling'in kadın kahramanlarını konuşuyoruz.


Spotify Linki



28 Şub 2022

Doğaya Uyumlan

 Doğadan sapmak, mutluluktan sapmaktır.

Samuel Johnson

Doğanın uyumunun ve döngüsünün farkında mısın?

Bir elma çekirdeği yere karışınca bir elma fidanı oluyor. Fidan ağaca dönüşüyor ve ağaç elma meyvesi oluşturuyor. Meyve yere düşünce çürüyor ve çekirdek yeniden fidan üretiyor. Bu örnekte sürekli değişim var ama bir tekrar da var. Fakat tıpa tıp tekrar yok. Çünkü hiç bir elma ağacı diğer bir elma ağıcının aynen kopyası değil. Hiçbir elma da diğer bir elmanın kopyası değil. Rengi az da olsa farklı, şekli farklı, boyu farklı. Ama hepsi de elma.

http://www.halukberkmen.net/pdf/198.pdf

Doğada karmaşanın içerisinde bir düzen var.  Sürekli değişim ve dönüşüm var. Her şeyin bir yeri var. Doğanın her bir parçası kendi habitatını oluşturuyor ve bunun dışında yaşama izin vermiyor.



Doğa gereğinden fazlalığa karşı çıkıyor. Uçları sevmiyor. İnsan, yüzyıllar boyunca evrenin doğal akışına karşı yaşadı ve yaşamaya devam etmesi uyumsuzluğa neden oldu. Doğadan saptıkça mutluluktan saptı insan. Dinginlikten uzaklaştıkça karmaşaya çekildi. Tükettikçe acıktı ve doymak bilmez hale geldi. Yine insanın bir yanı doğaya hasret duymaya devam etti.  Mesela yaz tatillerini neden bu kadar çok seviyoruz? Doğaya dönüyoruz da ondan!

Denizle suya uyumlanıyor, güneşte içimiz sıcacık oluyor, kuma ayak bastıkça enerjimiz dengeleniyor, geceleri yıldızların koynunda uyuyor, doğanın renklerine ve elementlerine doyuyoruz. Yani; ait olduğumuz yerde olduğumuzu hissediyoruz.

Doğayla aramızdaki bağı, şehir hayatının tantanasında, doğanın ritminden uzakta yaşadığımız için hissetmiyor olabiliriz.

Yaşamda denge ve uyum arayışımız bitmez bir yolculuk.. Bazen yorar, bazen stres oluşturur. Bazen de işlerimizi kolaylaştıran enerjiler, yeni yollar, yeni yöntemler buluruz kendimize.

Yaşam alanlarının düzenli ve temiz olması enerjinin kaliteli ve dengeli aktığını gösterir. Birikmiş, üst üste yığılmış her şey, enerjimizi bizden alır götürür. Mekanın nefes almasını engellemesiyle birlikte, pozitif enerjinin mekanı doldurmasını zorlaştırması nedeniyle, yaşamımızda zorluklara sebep olur.



İşte bu yüzden, doğayla uyumlanmaya fırsat tanıyan, üst üste yığılmış her şeyi bir düzene koyan ve fazlalıklardan arındıran ‘sadeleşme’ akımı son yıllarda oldukça önem kazandı.

Sadeleşme akımın temelini hangi fikirler oluşturuyor bakalım mı biraz?

  1. Az çoktur!
  2. Tüketimi azalt, dönüştür ve üret!
  3. Güzel hisleri yaşatan eşyalar değil, sahip olduğun anılarındır!
  4. Farkındalıklı seçimler yaparak olumsuz alışkanlıklarından kurtul!
  5. Gerçek mutluluğun ‘şeylere’ değil kendine dönmeye bağlıdır.
  6. Doyumsuzluğu ve tatminsizliği ortadan kaldır.
  7. Sadeleştikçe ne kadar çok zamanın olduğunu fark et!
  8. Doğaya dön, doğayla uyumlan.
  9. Sadeleşerek tüketimin azaldıkça doğaya zarar azalır!
  10. Sürdürülebilirlik ve işlevsellik önemsendikçe verim artar.
Bu yazı ilk olarak 7-circle.com'da yayınlanmıştır.

Ben Kimim?

Yaşama anlam yüklerken mottoları kullanmayı seven bir yazar.
Öğrenme-öğretme sürecine farkındalıklı yaklaşan öğretmen.
Gelişim, değişim ve dönüşüm süreçlerini öze dönüş temelli inceleyen yaşam koçu.



İstanbul Üniversitesi’nden gelişim, değişim, psikoloji ve öğrenme üzerine aldığı eğitiminden sonra Adana’da öğrencileri ile öğrenme ve öğretme sürecine; danışanları ile iyi oluş yolculuğuna devam ediyor. İstanbul’u hep çok özlemekte. Evvelden beri masalların ve çocukların sihrine inanan bir hayalbazdır. En büyük hayali dokunabildiği kadar çok kalbe dokunmak…

Motivasyon ve öze dönüş temelli içerik üreterek koçluk çalışmalarına devam etmekte.


21 Şub 2022

3 Farklı Defter




Düşlemek insan olmanın mucizevi bir yetisidir.  İnsan; hayal kurar, düşünür, hedefler belirler.

Hayal ile hedef arasında bir fark vardır: Eylem.  Hayali gerçekleştirmek için hedefler belirlemeli ve harekete geçmeliyiz. Bu hedeflere ulaşmak için çaba sarf etmeliyiz. Bu çabalama süreci için ihtiyacımız, ilham ve planlamadır.

“Önce Düşün Sonra İnan Daha Sonra Düşle ve En Sonunda Cesaret Et!” (Walt Disney)

İlhamı arttırmak, ilham toplamak ve planlamak için defter tutmak çok önemli.

  • Yazmak “ne istediğinize” odaklanmanızı sağlar.
  • Yazdıklarınız, sizi eyleme geçmek için motive eder
  • Yazdıklarınız alternatifleri değerlendirip, yolunuzu netleştirmenizi sağlar.
  • Belirli bir plan oluşturmanıza yardımcı olur.
  • Hedefinizi takip etmenizi kolaylaştırır.
  • Sizi zihinsel olarak hazırlar

Yazmanızı kolaylaştırmak için 3 farklı defter tutmanızı tavsiye edebilirim.

  1. Proje Defteri
  2. İlham Defteri
  3. Günlük Defteri

Proje Defteri: Fikirleri Kayıt Altına Al

Üzerinde çalıştığınız projelerle ilgili olarak aklınıza gelenleri, arkadaşlarınızla konuşurken ortaya çıkan fikirleri veya kitap okurken, film izlerken ansızın aklınıza gelenleri not almalısınız. Yazdıklarınız zamanla birikir. Güncelliğe uygun olanları sistemleştirmek için seçebilirsiniz. Proje önerileri adı altında bir liste oluştururken deftere başka bölümler yazarak seçtiğiniz projeleri detaylandırabilirsiniz. Zaman çizelgesi, yapılacaklar listesi, yardım alınacak kişiler, geliştirmen gereken yönler gibi başlıklar halinde notlar alman, kendinizi ve süreci değerlendirmeniz yolunuzu netleştirir.




İlham Defteri: Mutluluğunu ve yaşamdan aldığın hazzı arttır.

Defterinize olumlamalar yazarak enerjinizi yükseltebilirsiniz. Olumlamalar kendinize duyduğunuz öz şefkati arttırır. Başarılı olduğunuz, kendinizi başarılı hissettiren her şeyin bir listesini çıkarabilirsiniz. Başarı listesinin amacı; kendinizi, kendi yeteneklerinizi tanımanıza, onların bilincine varmanıza yardımcı olmaktır. Sahip olduğunuz tüm olumlu özelliklerin listesini çıkarın. En sevdiğiniz, size ilham veren küçük detayları da belirleyin. En sevdiğiniz kahve, gün batımını seyretmek… Bunları yazdıkça küçük mutluluklar biriktirirsiniz. Daha mutlu ve sevgi dolu oldukça, yaratıcı enerjiniz daha çok akar ve başta kendiniz olmak üzere çevrenize, dünyaya karşı daha büyük katkıda bulunursunuz.



Günlük Defteri: Kendi yaşam öykünün küçük detaylarını yakala.

Günlük, sabah kalktım, kahvaltı yaptım, şuraya gittim gibi günlük akışı yazmak demek değil; yaşadığımız bütün olayların bize ne hissettirdiğini cümlelere dökmektir. Yazıya dökünce düşüncelerimiz, hislerimiz netleşebiliyor, hayatın küçük detaylarını yakalayabilir hâle geliyoruz. Günlük yazarken kendinizi akışa bırakmak önemli. Doğru cümleler yazmak için kendinizi kasmaya gerek yok. Hislerinize odaklanmalısınız.

Aynı zamanda günlük yazmak, insanın kendisiyle hesaplaşmasına, gününü ne derece dolu geçirdiğine dair kendini değerlendirebilmesine, eleştirel becerilerini geliştirebilmesine birer fırsat sunuyor. Hatıralarınızı hem yazdığınız hem de okuduğunuz sırada endorfin salgılıyor ve mutlu oluyorsunuz.


Bu yazı daha önce bazendefter.com'da yayınlanmıştır.

13 Şub 2022

İlham Almak için 5 Adım

 İlham: (ﺍﻟﻬﺎﻡ) i. (Ar. lehm “bir şeyi birden yutmak”tan ilhām)

Ruhta meydana gelen ve yaratıcılığa iten coşku, içe doğma, esin. * Ve nereden geldiği ne zaman geleceği belirsizdir.



Yaşam içerisinde yaratıcılığımız tükenebiliyor. Günlük rutimiz konfor alanımız halini alıyor, aynı tekrarları yaşamanın dışında aksiyon almak zorlaşıyor. Kendimize, hedeflerimize, yaşama yeni pencerelerden bakamaz hale geliyoruz.  Sonucunda da hedeflerimiz bizden uzaklaşıyor. Kendimize ilham vermek, ilham bulmak biraz zor olabiliyor. Yaratıcılığımızı ve üretkenliğimizi koruyabilmek için bulunduğumuz durumları farklı açılardan görmeye çalışabiliriz.

İlham beklemekle gelmez durmakla da gelmez. Aksiyon almanın, farklı açılardan bakmanın daha güvenli halleriyle küçükten başlayabiliriz. Konfor alanından çıkmak korku ve tehlike alanı ile karşılaşmak demek. Bu alanda adımları yavaş küçük ama net bir şekilde atarken etrafımıza bir koruma çemberi çizebiliriz.

Yapılması gereken ilk şey, zihni durultmak ve gürültünün sesini kısmak. Bunun için nefes çalışması ve meditasyon harika bir yol. Meditasyon yapmayı seçmiyorsan bile günlük hayat içerisindeki öz şefkat molalarını meditatif bir hale getirebilirsin.



İlham Almak için 5 Adım:

  • Sen planlamanı yap, çalışmaya başla. İlham perisi omzunda beliriverir.

Önce aksiyon sonra motivasyon. Durmakla ilham gelmiyor kesin bilgi. Harekete geçmek düşünmeye, düşündükçe çağrışım yapmaya başlarız. Çağrışımlar yenilikleri getirir.

  • Bazen bir kahve sohbetinde fincanın üzerine konuverir ilham perin.

Çalışmaya mola vermek kadar farklı düşünen insanlarla bir araya gelmek gerekir. Kimin aklından ne geçeceğini kimin cümlelerinden ilham alacağını bilemezsin. Bazen sadece kahve kokusu bile zihnini açabilir.

  • Bazen de kitap okurken basının üzerinde bir baloncuk oluşur. Ve “Buldum!” deyiverirsin.

Kitaplar her zaman en iyi arkadaşımız, dert ortağımızdır. Kimi zaman da ilham perimiz haline gelir. Karakterlerin ağzından dökülen sözcükler ya da yazarın boşluklarını doldurma çaban hiç düşünmediklerine götürür seni.

  • Renklerin büyüsüne kapılırken aradığını bulursun.

Renklerin ilham üzerindeki etkisini isimlerinden de anlayabiliriz aslında. Orman yeşili, ay tozu grisi, Venedik kırmızısı, mercan rengi, altuni, camgöbeği, Alice mavisi, küpe çiçeği rengi…

Renklerle vakit geçirmek hem rahatlatır hem zihin açar hem keyif verir.

  • Doğa ile vakit geçirirken yepyeni fikirler geliverir aklına.

Doğada vakit geçirmek insanın özüne dönmesini sağlıyor. Özümüze döndükçe içimizin seslerini daha iyi duyabiliyoruz. İlham almak demek ruhta meydana gelen ve yaratıcılığa iten coşku ise bu en iyi özümüze döndüğümüz zaman olur.


İlham almaya hazır oldukça bir yolunu bulur, gelir bulur seni. Yeter ki kendini karanlığa hapsetme!


Bu yazı ilk olarak 7-circle.com'da yayınlanmıştır.

10 Şub 2022

Enerji Alanını 4 Adımda Temizle

 Güne bir türlü enerjik başlayamıyor musunuz? Gün içerisinde depresif, mutsuz, huysuzluk gittikçe artıyor mu? Ne kadar uyursanız uyuyun dinlenmemiş olarak mı kalkıyorsunuz? Üst üste gelen olumsuzluklar mı yaşıyorsunuz? Bulunduğunuz mekanlarda sürekli tartışmalar mı oluyor? Sürekli huzursuz ve keyifsiz mi hissediyorsunuz?

Öyleyse enerji alanınızı temizlemeye ihtiyacınız var demektir. Peki negatif enerjiden nasıl kurtuluruz?

“Enerji yoktan var edilemez, yok edilemez fakat enerji başka şekillere dönüşebilir.” Yenilenebilir enerji kaynakları bunlara en güzel örnek. Rüzgâr panelleri ile elektrik üretilmesi gibi.

İnsanlarda ise enerji duygulara dönüşür.

Bulunduğumuz ortamın enerjileri bedenimizde duygulara dönüşür. Evinize, ofisinize adım attığınızda üzerinize bir ağırlık çöküyor olabilir. Mutlu ve pozitif bir enerji alanı mekanların etkisi ile yerini negatif bir enerji alanına bırakabilir.

Bu olumsuz enerji dönüşümünün kaynağı sadece mekânsal da olmayabilir; bir kişi ile karşılaşmak, bir olaya tanık olmak, telefon görüşmesi yapmak…

Enerji Alanı Temizleme Adımları




  • İstifçilik yaptığınız, biriktirdiğiniz, artık kullanmadığınız eşyalardan ve sonrasında da düşüncelerden kurtulun.

Adım adım evin girişinden başlayarak salon, mutfak, banyo ve yatak odası şeklinde biriktirdiğiniz eşyaları gözden geçirin. Hediye diye atmak istemediğiniz ya da artık kullanmadığınız eşyaları belirleyin. Hepsine teşekkür edin ve artık size hizmet etmedikleri için bir başkasına verin ya da geri dönüşüme gönderin. Hepsini bir kerede yapmak zor geliyorsa parçalara bölebilirsiniz. Eşyalardan arınma işlemi bittikten sonra sıra düşüncelere gelsin.

Yine çevrenizden, ailenizden başlayın. Sizden beklenenler neler? Olmanızı istedikleri kimlikler ve roller neler? Hangi eleştirileri alıyorsunuz? Dıştan içe yolculuk yapıyoruz. Sonra da kendinize sorular sorun. “Kim olmak istiyorum? Kendimi hangi konularda eleştiriyorum? Korktuğum, kaçındığım neler var? Hangi düşünceler beni çok yoruyor?” Sorulara cevaplar arayın ve yazın, kurtulun biriktirdiğiniz enerjilerden.


  • Evinizde enerjisel temizlik yapın ve sonra sıra size gelsin.

Evinizi temizlerken silme suyuna biraz sirke koyun. Evi havalandırdıktan sonra odaların pek görünmeyen köşelerine cam bir kapta kaya tuzlu su koyun. Ve ardından da adaçayı yapraklarını yakarak evinizde gezdirin. Bütün negatif enerjiler gitti! Bu temizliği ayda 1 kere yapmalısınız. (Tuzlu suyu tuvalete boşaltmayı unutmayın.) Sıra size geldi enerji temizliğinde! Banyo esnasında son durulanma suyunuza bir avuç kaya tuzu ekleyin ve bu suyu taç çakranızdan (başınızın tepe noktası) başlayarak dökün. Aynı anda taç çakranızdan beyaz bir ışık çıktığını ve bu ışığın bütün bedeninizi kaplayıp temizlediğini zihninizde canlandırın. Suyla birlikte bütün negatif enerjilerden arındınız!




  • Evinizin kokusunu değiştirerek enerjinizi yenileyin.

Giysilerinizin arasına lavanta keseleri koyun. Güzel kokulu uçucu yağlar -lavanta, kekik, portakal çiçeği yağı- edinin. Doğal mumların kokusu çok cezbedici olmasa da doğal haliyle enerji anlamında çok faydası olur. Doğal mumlar edinin. Evinizin dekorasyonu da yenilenmiş olur.




  • Ruhunuzu dinlendirin.

Enstrümantal müzik ya da doğa sesleri (okyanus, orman, kuş sesleri) eşliğinde kendine doğru bir yolculuğa çıkabilirsin. Evde ya da ofiste doğa sesleriyle bir enerji temizliği yapabilirsiniz. Müzik eşliğinde nefes çalışması ve ardından da bir meditasyon deneyimi yaşayabilirsiniz.  Meditasyonla zihninizi sakinleştirebilir, olumsuz düşüncelerden arındırabilir, bedeninizin enerji alanını temizleyebilirsiniz.


Bu yazı daha önce 7-circle.com'da yayınlanmıştır.

26 Oca 2022

Umutsuzluk için 4 Adım

 Umut, amaçlar doğrultusunda bu amaca giden birden fazla yolun olduğuna inanmaktır.

Yaşamda çeşitli problemlerle karşılaşırız, hayallerimizin peşinden giderken bu problemleri çözemeyince yolların tükendiğini hissedebiliriz. Umut, yani yeni yolların varlığına olan inanç, devam edebilme motivasyonunu sağlar. İlk başta durumunuz ne kadar dayanılmaz olursa olsun, her zaman bu durumu değiştirecek gücü içinizde bulabilirsiniz. Bu gücü açığa çıkarmak bu motivasyonu sürdürmek kolay olmasa da biraz yardımla yola devam etmek mümkün.




Umutsuzluğa kapılmadan yola devam edebilmeniz için birkaç sihirli adım:

  • Duygularınızı hissedin. Duygusal labirentinizi anlayabilmeli, negatif duyguların farkında olmalısınız. Duyguların adını koyamamak, inkâr etmek, bastırmak umutsuzluğu daha da pekiştiriyor. Her duyguyu benimsemeli, tanımalı ki yoğunluklarını adım adım kaybetsinler.
  • Neleri hak ediyorsunuz? Düşünün, bunu sorgulayın ve hak ettiğinizi düşündüğünüz şeylerin bir listesini yapın. Mutlu olmak, bir şans daha kazanmak, daha özgür olmak için. Kendi sorumluluğunuzu almak, sevmek ve sevilmek, başarılı olmak, yeniden umutla dolmak için. Genelde ‘hak etmemek’ ve ‘yeterince iyi olmamak’ vurguları üzerinde durulur. Bu kez de tersinden bakın, layık olduklarınızı belirleyin.
  • Ayaklarınızın yere bastığını hissedin. Saçma görünse de ayaklarımızın yere bastığını hissetmek gibi basit bir şey bize güven ve hareketlilik duygusu verir. Köklenme ve topraklanma, kendimizi bu dünyaya ait hissettirir. Aynı zamanda da yere çakılmış değiliz, hala ilerleme ve harekete geçme kabiliyetine sahibiz. Bunun için çıplak ayaklarınızla toprağa basıp derin nefes alarak, toprağı hissedebilirsiniz. Toprağı hissederken toprağa kök saldığınızı hayal edebilirsiniz.


  • Günlük hayatınızda size motivasyon verecek ve cesaretlendirecek bir söz yaratın. Buna “Hak ediyorum, cesurum, her an mucizeleri görebiliyorum, beni harika şeyler bekliyor ve bunları yaşamaya hazırım,” gibi cümleler olabilir. Bu sözleri ellerinizi kalbiniz üzerinde birleştirirken kendinize fısıldayabilirsiniz. Kâğıtlara yazıp masanıza asabilir ya da motto çerçeve olarak duvarınıza asabilirsiniz. En sevdiğiniz bazı objelere bu anlamları yükleyip ofisinizin, evinizin en göz alıcı noktalarına yerleştirebilirsiniz. Her bakış, içinizdeki umut tohumuna birkaç damla su serpecektir. Bu tohumu yavaş yavaş sevgiyle büyüteceksiniz. Zamanla bir ağaç olacak, yapraklarıyla rüzgâra eşlik edecek ve her umutsuzluğa düştüğünüzde size ferahlık verecek.

Umutsuzluğa düşmeden devam edebilme sihri, sizde ve sizden. Kendinize dönmeyi unutmayın.


Bu yazı daha önce 7-circle.com'da yayınlanmıştır.

23 Oca 2022

Yazmanın Terapi Etkisi

 Doğru iletişim kurabilmenin temelinde kendini ifade edebilmek yer alır. Kendini daha iyi ifade edebilmenin iki temel maddesi vardır:

Kendini ifade edebilmenin yanında yazmanın bir başka faydası daha var.

Yazmak, terapi etkisi yapar.




Bilinç akışı tekniği ile kalemi defterden kaldırmadan özgürce yazmak seni rahatlatır. Zihnini boşaltmana yardımcı olur. İçinden ne geçiyorsa yazarsın. Sorunlarını, mutluluklarını, içinden çıkamadıklarını…

Hem rahatlarsın hem de sorun çözmede yazdıkların sayesinde daha kolay ilerlersin. Zihnindeki şema ve haritaları deftere taşıyarak görselleştirmiş olursun.

Zihin karmaşana bir son vermek ve daha çözüm odaklı olmak için sistemli bir yazmaya ihtiyaç duyabilirsin. Bunun için bazı sorulara yanıtlar araman gerekir.

Hatalarını doğru yapmanın yolu, dünkü hatalarını bugün tekrarlamamaktan geçer.

Eğer yarın için endişeleniyorsan:

  • Geçmişteki hatalarını bir liste halinde çıkar.
  • Erteledin mi?
  • Doğru analiz edemedin mi?
  • Korktun mu?
  • Cesaret edemedin mi?
  • Çalışmadın mı?
  • Zaman yönetimi yapamadın mı?
  • Başkalarının dediklerini kendinden önceye mi koydun?

Kendinden kaynaklanan nedenleri ve iraden dışındaki etkenleri bulabilir ve ayrıştırabilirsin.

Bugün neleri değiştirebilecegine odaklanırsan yarın için endişeye yer kalmaz.

Yazmanın terapi etkisinden faydalanmak istemez misin?


Bu yazı daha önce bazendefter.com'da yayınlanmıştır.

19 Oca 2022

Stüdyo Ghibli Animelerine Kısa Bir Bakış

 


Anime severleri buraya alalım. Studio Ghibli’den bahsetmek istiyorum birazcık.

Uzun süreli anime filmlerin efendisi, Hayao Miyazaki öncülüğünde dört ana kurucusu ile 1985 yılında kurulmuş. Hayao Miyazaki, Isao Takahata, Toshio Suzuki, Yasuyoshi Tokuma.

Bu isimler bir anda keşfedilmemiş elbette, ışıkları bize ulaşıncaya kadar onlarca yıl geçse de sonucunda nihayet başarıya ulaşmışlar. Ve bizler; hayal dünyasına kapı aralayan, birçok tema ve motifleri içeren, içimizi ısıtan, bazen gerçekleri suratımıza çarpan, kendimizi ve sistemi sorgulayan hikayelerini seyretmiş olduk. Yarattıkları birbirinden efsane karakterle ve farklı dünyalarla tanıştık.

Ghibli’nin kendi içerisinde animeler farklılaşıyor. Yapımcıları ve yönetmenlerinin farklılığına göre animelerin içerikleri ya da kullandığı sembol dili de farklı oluyor. Mesela Ateşböceği Mezarlığı, Only Yesterday, Ocean Waves. Gerçekçi, biraz ağır ilerleyen, macera daha az. Bu üçünü Takahata yapmış. Miyazaki’nin animelerine bakıyoruz; Totoro, Ponyo, Yüreğinin Sesi. Hayal gücü ön planda. Gerçekler kurmacayla karıştırılmış da insana öyle sunulmuş. Takahata’nın yaptıklarını küçükler izlerken sıkıntı çekebilirler. Anlayamayabilirler. Şahsen Ateşböceği Mezarlığını çocukların izlemesini istemem. Ben çok ağlamıştım. Miyazaki animelerine bakıyoruz; bir çocuk keyifle izleyebilir ve çok eğlenir. Bir yetişkin de izler, eğlenir ve çıkarımlar da bulunur. Miyazaki animeleri her yaşa hitap eder, her yaşın çıkaracağı anlam farklıdır.

 


Studio Ghibli Animelerinde Temalar ve Motifler

İlk aklıma gelen tema çevrecilik. Rüzgarlı Vadi, Ponyo, Gökteki Kale en çarpıcı örnekleri.

Uçmak çok önemli. Süpürgeyle, kanatla, zeplinle, uçakla, balonla, farklı aletlerle; hiç fark etmez. Büyümenin, özgürlüğün ya da Totoro’da olduğu gibi dünyayı başka açılardan görmenin metaforu olarak kullanılabilir uçmak.

Çocuklar. Ghibli animelerin ana kahramanları çocuklardır. Bu sebepten de insanlar animelere çocuk işi diyebiliyorlar. Halbuki içlerinde kilitli kalmış çocuğu nasıl da unutuyorlar… Her insanın içinde bir çocuk vardır. Birileri kilitler en diplere birileri de yanlarına alır, beraberce keyifli zaman geçirirler.

Antropomorfizm, insan niteliklerine sahip hayvanlar. Zoomorfizm, karakterlerin büyü, lanetler yüzünden değişmesi. Metamorfoz ise biçim değişikliği için kasten büyü yapılması. Howl’un değişimleri gibi. Büyüler, cadılar, ruhlar, farklı yaratıklar, tanrılar, yarı tanrılar animelerde bolca yer almakta.

Rüzgar ve hava. Benim en sevdiğim motifler. Bulutlar o kadar çok ön planda ki!. Animeleri izlerken en çok bulutlara bakıyorum açıkçası!

Paralel evren ve içimizdeki dünyalar. Totoro’daki orman, orman cinleri ve ruhlarının yaşadığı gerçek dünyaya paralel bir yerdir. Ruhların Kaçışı’ndaki paralel dünya ise ürpertici bir yerdir. Fiziksel dünyalar olarak bakmasak da olur. Mesela Yürüyen Şato’da Sophie yaşlı bir kadına dönüşür ve dünyaya bir de öyle bakar. Ya da Yüreğinin Sesi’nde Shizuku yazdığı öykünün karakteri Baron’la hayali bir şekilde fantastik ülkeler turuna çıkar.

Shinto ve Japon Mitolojisi. Shinto tapınakları, tanrılar, ruhlar, Budist efsaneleri. Ayrıntılara dikkat edersek biraz da bilgi edinirsek anlaşılıyor.

Sosyal Toplum. Olaylar başka ülkeler de geçse bile Japon kültürünü görebiliyoruz. Mesela Laputa: Gökteki Kale, bir Avrupa ülkesinde geçmektedir. Ama yiyecekleri daha çok Japon kültürüne benzer. Japon okul hayatını Ocean Waves’te görebiliyoruz.

Ve benim için önemlisi kadınların toplumdaki yeri. Kiki 13 yaşında evden ayrılır ve yetişkin bir cadı olabilmek için tek başına yaşar. Gökteki Kale’de korsan Mama bir kadındır ve emrindeki erkeklere söz geçirtir. Yerdeniz Öyküleri’nde Tenar tek başına yaşayan cadı ve çiftçi bir kadındır. Kadının yeri ayrıdır ve kadın güçlüdür.

Zanaat ve sanat oldukça önemlidir. Madencilik, fırıncılık, çiftçilik, resim, yazarlık gibi… Ghibli animelerinde toplumun her kesiminden insanın hikayesi var.


Bu yazı ilk olarak bazendefter.com'da yayınlanmıştır.