30 Ağu 2016

eflatun an


renkleri arıyorum
nereye gittiler
mor ruh
eflatun an
arıyorum
gökte
-yok

aramanın peşine düştüm
cevapsız aramalar
sinyal sesinden sonra
uçuyor mesajlar

koşuyorum peşinden
martıların
- kimsesiz, zamansız
kedi sesine benziyor çığlıkları
özlüyorum
Akdeniz'e selam
Marmara'ya hasret

29 Ağu 2016

1 kitap





bütün kadınların kafası karışıktır.
ilk defa ece temelkuran okudum. çok sevdim kalemini.

Ön sözünde 'yavaş yavaş okumanız için' yazmış. Zaten yavaş okunuyor. Ve yazar akıcı olmamasını dert etmediğini söylüyor. yazdıkları boğazda düğüm olup kalsın istiyor.

Kadınları, kadınlığı ve insanlığı sorguluyor.
Neresi kurgu neresi gerçek, bilemiyor insan. Ama ne önemi var ki? Kurgu olması sorunların gerçekliğine engel değil.

Okurken, bütün kadınlar birbirine mi benzer, diye düşünüyorum  çokça. Türlerine göre ayırınca ama.

Mesela 1.grup çocuk da yaparım kariyerde mottosunu hayat felsefesi kabul etmiş. Ama bir yandan da dişiliklerini kullanmayı, dişiliklerini ön plana atmayı alışkanlık haline getirmişler.

2.grup duyarlı ama daha az duygusal. evlilik, çocuk pek tarzları değil. İyi bir eğitim, entelektüel, akademik çalışmalar, sanat, felsefe. Her şey iyi hoş da tüm duyarlılığına rağmen toplumsal sınıflamaya karşı duramıyorlar. Evlerini temizleyen çalışanlarına 'alt sınıf muamelesinden' kaçınmayabiliyorlar.

3. grup. Ruhları sünnet edilmiş kadınlar, diyor yazar. Varlar mı yoklar mı belli değil yaşamda. Bastırılmış, sindirilmiş ve şiddete uğramış kadınlar.

Birçok yerin altını çizdim. Başka bir zaman da onları paylaşırım.

Kadınlar hep yazsın, kadınlar hep okusun, kadınlar hep gülsün.

18 Ağu 2016

Kalbimi alıp uzaklara gitmek


Sevgili dost,  Bildiği şehirlerden bilmediği şehirlere,bildiği yüzlerden bilmediği yüzlere sığınmayı aklından geçirmemiş kaç insan vardır? Garların, terminallerin ve limanların dev mıknatıslara dönüştüğü saatlerde bedenlerini kaptırmayanlar ruhlarının bir otobüs koltuğuna, bir gemi çapasına, bir lokomotif tekerleğine yapışmasını önleyebilmişler midir? ”Başımı alıp uzaklara gitmek istiyorum” cümlesi kim bilir hayatımızın kaç kilidini kurcalamış, açayım derken kaç yeni kapı örtmüştür üstümüze. Arkaya bakmamayı başarabilenler, acaba gittikleri yere başlarını götürmeyi başarabilmişler midir? "Tebdil-i mekanda ferahlık vardır" diyenler , aslında “Tebdi-i kan”ımı kastedmişlerdir?
.
🌼🌼
.
💫  Sevgili dost, “Kalbimi alıp uzaklara gitmek istiyorum.” Çünkü aklım hep kurcalanacak. ”Kalbimi alıp” çünkü kalbim değişen kanı karşılayacak. "Uzaklara" çünkü gazeteler mürekkep , radyolar ses, televizyonlar renk yapmak istiyorlar onu. "Gitmek istiyorum" çünkü gitmek kalmaktan daha pullu: Bir gece kıyafeti gibi ışıl ışıl parlıyor teni.Bir gece kıyafeti gibi soyuyor gurbetini.

A.Ali Ural - Posta Kutusundaki Mızıka

🍃🍃🌼

İnsan kaçmak ister gerçeklerden. Gerçekler can yakar. Korkar. Son zamanlarda en çok canımı yakan, çok sevdiğim birine biraz stresli anlar yaşattım. Hiç istemediğim halde. Elimden gelen bir şey yoktu. Geçmişi değiştiremez, ileriyi göremezdim. İnsanım! Hatamı kabul ettiğim halde, bir mesafe. Canımı yakan. Biraz ekstrem yaşarım duyguları. En çok bundan kaybederim zaten.

Hatamı kabul ediyorum. Ama çok şükür sonucunda korkulan olmadı. Şimdi biraz hoşgörüyü hak etmiyor muyum?

Dünyanın problemi değil mi hoşgörü?
İnsanlar birbirine hoşgörü gösteremiyor.
Sonra insanlar yine gerçeklerden kaçmayı tercih ediyor.

Tebdil-ı mekanın ferahlığı mı ağır basıyor yoksa farklılığın korkutuculuğu mu?

Ben de her daim olumsuzluk ağır basardı. Ama artık değişiyorum. Değiştiriyorum kendimi.

Ben de değişimin allı pulluluğunu kabul ediyorum. Ama biraz daha sade ve şık olması tercihim.

Değişimi siz de arzulayın.

Korkutucu ama güzel.








14 Ağu 2016

Doğa-Yaban ve Öze Dönüş




Doğa. Son zamanlarda doğaya, yabana -wild- dönüş popüler.
Böyle bir şey popüler kültürün etkisinde nasıl olabiliyor bilemiyorum.
Minimalist yaşam akımın da. Kapitalist bir dünyadayken.
Aslında bu yabana dönüş ve minimalist yaşam tarzı; lüksün, teknolojinin ve rahatlığın zirvesine ulaşmış ya da ulaşmaya yakın insanlar tarafından gerçekleştiriliyor. Aslında bu akımı yine paraları ve zenginlikleriyle gercekleştiriyorlar. Kafalar karışık 🤔  İnsanlar doyumsuzluğa ulaşınca sadeliğe dönüşte arıyorlar son çareyi sanırım. Aslında böyle yapanlar mantıklı olanlar. Bazıları son çareyi intiharda bulabiliyor. Bazıları ise ne yapacağını şaşırıyor. Zenginlik, para, güç. Daha fazlası daha fazlası daha fazlası. Ne eline geçiyor peki insanın? Hiç sadece hiç. Aslında biraz şükretsek. Biraz çevremize baksak. Her seyi elde etmeye çalışmak yerine elimizde olanlara sıkı sıkı sarılıp 'daha iyi bir dünya için' çabalasak...

İnsan çevresini, doğayı tanımaya başladıkça özüne yönelip kendini de tanımaya başlar. İnsan kendini tanıdıkça dünyayı daha doğru anlar. Ve o zaman başlar bütün güzellikler.

Öz'e dönmeyi seçtim.

Ne demiş o güzel insanlar,

'Dünyayı güzellik kurtaracak. Ve bir insanı sevmekle başlayacak her şey'

*Öz'e dönmekle alakalı neler yaptığımı da anlatacağım 😊

















13 Ağu 2016

Mavi Zamanlar'ın Dolunay Masalcısı



...
Öncelerin öncesinden, Mavi Zamanlar'dan geldi bu masal sizlere. Elinizi çabuk tutun çocuklar, tez büyüyün, dürüst düşünün. Yağmacılar doymazlar azla buzla, tuz dökerler yaralara.
Şunu bilesiniz; erişilmez köşelerde, dağların içinde yatıyor kayıp şehirlerin gizemi. Peşinde hep onlarca harami.
Elinizi çabuk tutun çocuklar, masallar gerçek, gerçekler masal olmadan sahip çıkın değerlere..."




"Sen çevrendeki kötülüklere hayır diyebilme gücüne sahipsin. İşler kötüye giderse hatırlayacağın cümle şudur: Gözler iz sürmeli, gördüğünün içine sızabilmeli, rengini bırakmalı baktığına...."
💙
Mavisel Yener'in okuduğum ilk kitabı. Mavi Zamanların Dolunay Masalcısı. Kitaplar arasından seçip hemen sarıldım tabii. Öyle bir kitap ki fantastik, bilim kurgu, mitoloji. Hepsi bir arada. Öyle dolu dolu ki... Arkeoloji, tarih, edebiyat hepsi iç içe. Dili de çok güzel. 12 yaş ve üzeri için ideal. Sadece çocukların okuyabileceğini düşünmüyorsunuzdur umarım. 😊 Okuyucunun alabileceği birçok ileti var. Bizden önce bu topraklarda yaşamış uygarlıklara saygı duyalım ve onların bıraktıklarını emanet bilelim, mesela. Doğaya ve değerlerimize sahip çıkalım. Çocuklara masallar anlatalım. Hayal gücü, masallar...
🌜🌕🌙