Sevgili dost, Bildiği şehirlerden bilmediği şehirlere,bildiği yüzlerden bilmediği yüzlere sığınmayı aklından geçirmemiş kaç insan vardır? Garların, terminallerin ve limanların dev mıknatıslara dönüştüğü saatlerde bedenlerini kaptırmayanlar ruhlarının bir otobüs koltuğuna, bir gemi çapasına, bir lokomotif tekerleğine yapışmasını önleyebilmişler midir? ”Başımı alıp uzaklara gitmek istiyorum” cümlesi kim bilir hayatımızın kaç kilidini kurcalamış, açayım derken kaç yeni kapı örtmüştür üstümüze. Arkaya bakmamayı başarabilenler, acaba gittikleri yere başlarını götürmeyi başarabilmişler midir? "Tebdil-i mekanda ferahlık vardır" diyenler , aslında “Tebdi-i kan”ımı kastedmişlerdir?
.
🌼🌼
.
💫 Sevgili dost, “Kalbimi alıp uzaklara gitmek istiyorum.” Çünkü aklım hep kurcalanacak. ”Kalbimi alıp” çünkü kalbim değişen kanı karşılayacak. "Uzaklara" çünkü gazeteler mürekkep , radyolar ses, televizyonlar renk yapmak istiyorlar onu. "Gitmek istiyorum" çünkü gitmek kalmaktan daha pullu: Bir gece kıyafeti gibi ışıl ışıl parlıyor teni.Bir gece kıyafeti gibi soyuyor gurbetini.
A.Ali Ural - Posta Kutusundaki Mızıka
🍃🍃🌼
İnsan kaçmak ister gerçeklerden. Gerçekler can yakar. Korkar. Son zamanlarda en çok canımı yakan, çok sevdiğim birine biraz stresli anlar yaşattım. Hiç istemediğim halde. Elimden gelen bir şey yoktu. Geçmişi değiştiremez, ileriyi göremezdim. İnsanım! Hatamı kabul ettiğim halde, bir mesafe. Canımı yakan. Biraz ekstrem yaşarım duyguları. En çok bundan kaybederim zaten.
Hatamı kabul ediyorum. Ama çok şükür sonucunda korkulan olmadı. Şimdi biraz hoşgörüyü hak etmiyor muyum?
Dünyanın problemi değil mi hoşgörü?
İnsanlar birbirine hoşgörü gösteremiyor.
Sonra insanlar yine gerçeklerden kaçmayı tercih ediyor.
Tebdil-ı mekanın ferahlığı mı ağır basıyor yoksa farklılığın korkutuculuğu mu?
Ben de her daim olumsuzluk ağır basardı. Ama artık değişiyorum. Değiştiriyorum kendimi.
Ben de değişimin allı pulluluğunu kabul ediyorum. Ama biraz daha sade ve şık olması tercihim.
Değişimi siz de arzulayın.
Korkutucu ama güzel.