14 May 2013

On Üç Büyülü Öykü


Yine bir kitap tanıtımıyla beraberiz (:

Ders arasında canım kitap bakmak çekti. Sahaflara gittik Melike ile. Kitap almamalıyım çok para harcadım derken On Üç Büyülü Öykü'yü gördüm. Can Yayınlarından çıkma. 13-Öykü-Büyü olur da ben almaz mıyım! Bir de 13 yazardan 13 farklı öykü. Bir de Sema Kaygusuz da var içlerinde. Aldım tabi ((: Kitap hakkında düşüncelerime gelecek olursak... Hevesle başladım okumaya. Kısa sürede bitirdim. Yani. Her öykünün ardından 'Hani büyü?' dedim. Büyüyle alakası yoktu öykülerin. İlk öykü Akın Sevinç'in kaleminden 'Kartiy' biraz daha yakındı büyüye. Bir de İnci Aral'ın 'Pembe Kayışlı Saat'i. Gerçi bu öykü biraz Ghostwhisperer tadındaydı. Kurgusu da oldukça basitti. Sema Kaygusuz'un 'Sülün'ü de büyüyle alakalı değildi ama dili en güzel kullanan,betimlemeler,sözcüklerle oynamalar en iyi 'Sülün'deydi. Genel olarak güzeldi. Okumalısınız bence.
Cümlelerin altını çizmedim bu kez. Ama şu iki cümle beni çok etkiledi. Attilâ Şenkon'un "Kambur Zülküf'ün Ceylanları"nın son iki cümlesi.
"Ya duvar halısındaki derenin suyu?

O,hep böyle kızıl mıydı peki?"


Arka kapaktan
"....Kitaptaki öyküleri okurken öykücülerimizin büyülü öykü anlayışının birbirinden ne kadar farklı olduğunu, öykülerin ne kadar geniş bir yelpazeye yayıldığını göreceksiniz. Öykünün kendisinin büyülü bir tür olduğu düşünülse bile, büyülülük her yazarda farklı bir yansıma buluyor..."

Arka kapakta ifade edilse de en azından  birkaç öyküde cadı-büyücü gibi fantastik unsurlar bulunmasını bekledim (: